Karaman’ın kalbinde yer alan Gazi Kültür Sanat Merkezi, geçmişle bugünü buluşturan; sanat, eğitim ve kültürü harmanlayan çok yönlü bir mekân olarak dikkat çekiyor. Açıldığı günden bu yana söyleşilerden öğrenci sergilerine, protokol davetlerinden açık hava sinemalarına kadar geniş bir yelpazede etkinliklere ev sahipliği yaptı. Ne var ki, bugün bu merkez hakkında yazarken satır aralarına hüzün ve sitem de karışıyor.
Gazi Kültür Sanat Merkezi, aslında sıradan bir kültür merkezi değil. İlkem Derneği Başkanı Ali Yağcı’nın yaklaşık 40 yıla dayanan birikimiyle oluşturduğu, Türkiye’nin ilk eğitim temalı müze sergisini içinde barındıran özel bir yapı. O eski sınıflar, nostaljik objeler ve eğitim tarihine ışık tutan detaylar, ziyaretçilerine zamanın derinliklerinden bir pencere açıyor.
Ancak bütün bu değerli mirasa rağmen, yaklaşık üç yıllık geçmişi olan bu merkez, potansiyelini ne yazık ki tam anlamıyla gerçekleştiremiyor. Bunun başlıca nedenlerinden biri, liyakate dayanmayan, vizyonsuz ve estetikten uzak yönetim anlayışı. Kültür ve sanat gibi narin alanlarda yönetim anlayışının ne kadar belirleyici olduğunu bilmeyen kalmamıştır. Ne yazık ki bu merkez de, işinin ehli olmayan ellerde yavaş yavaş cazibesini yitiriyor.
Gazi Kültür Sanat Merkezi, bugünlere Ali Yağcı’nın kişisel gayretleri ve bazı Karamanlı iş insanlarının maddi katkılarıyla geldi. Bugüne dek yaklaşık 250 bin yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlamış olması, merkezdeki emeğin ve potansiyelin en somut göstergesi. Ancak bu başarıya rağmen, kültür merkezinin “arpalık” olarak görülmesi ve bürokratik çıkar oyunlarına kurban edilmesi, hem bu fedakârlıkları hiçe saymakta hem de kentin kültürel vitrinini zedelemektedir.
Bir diğer acı gerçek ise, bu alanın ciddi bir yönetim zaafiyeti içinde olması. Kültür, sanat ve estetik duyarlılık gibi incelikler isteyen bir yapının liyakatsiz kadrolarla yönetilmesi, sadece mekânın değil, Karaman’ın gelecekteki kültürel mirasının da kaybı anlamına geliyor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Gazi Kültür Sanat Merkezi Karaman kültürüne ciddi katkılar sunmuş; eğitim tarihini canlı tutmuş, çocuklara, gençlere ve sanatseverlere nefes alanı yaratmıştır. Bu merkez artık sadece bir binadan ibaret değildir; Karaman’ın ortak hafızası, sanatla yoğrulmuş ruhudur.
O hâlde soralım: Bu değere kim sahip çıkacak? Bürokratik hantallığın ve koltuk oyunlarının gölgesinde yok olup gitmesine izin mi vereceğiz? Yoksa Karaman halkı olarak bu yapıya sahip çıkıp gerçek potansiyeline ulaşması için omuz mu vereceğiz?
Cevap, aslında hepimizin vicdanında gizli.