Futboldan çok anlamam, ama en azından çocukluğumda, mahalle maçlarına, 11i tamamlamak için ve genelde kaleci olarak katılmışlığım vardır. Ama hayata dair bir çok konuyu futbol üzerinden anlatmaya çalışan yazıları okudum. Futbola sosyo-kültürel açıdan yaklaşıldığında, onu evrensel kılan, bazı toplumsal değerleri saptamak mümkündür. Çeşitli dil, ırk, din ve coğrafya-dan gelen insanların, aynı ölçüde ilgisini çekebilen bir niteliğe sahip olan futbolun, bu nedenle evrensel olmasındaki temel ölçüt, insanların, yaşama dönük istemleri ile örtüşen özellikleri bünyesinde taşıyor olması ile açıklanabilir. Heyecan, sevinç, moral, coşku ve bunların ötesinde, birlikte yaşama ve davranışların çekiciliği gibi duygular, bireyin psiko-sosyal yaşam niteliği ile bütünleşen ve topluma yansıyan, sosyo-kültürel yapısı ile ilgili olgulardır. Futbola, bu açıdan bakıldığında, diğer spor branşlarından farklı olarak, bazı nitelikler taşıdığı düşünülebilir (Topkaya, 1998: 7).
İş dünyasından siyasete bir çok kişi yaptıkları işleri veya siyasetleri futbola öykünerek anlatmaya çalışmışlarıdır. İspanyol diktatör Salazar, diktatörlüğünün süresinin, uzun süre ayakta kalma nedenini 3 F formülü ( Fiesta, Foda ve Futbol) ile açıklayan siyaset bilimciler olmuştur. Ayrıca, Franco’nun, Bernabeau stadyumu konusunda, “bana 150 bin kişilik bir uyku tulumu yapın” dediği, bilinmektedir (Sert, 2000:31).
Bende aşağıda özetlemeye çalışacağım meseleleri bazı futbol terimleriyle açıklamaya çalışacağım.
1- TAKIM RUHU :
Futbol her şeyden önce bir takım oyunudur ve takım ne kadar uyumlu oynarsa, ne kadar tek vücut olmayı başarabilirse, iş bölümünü ne kadar iyi yaparsa o kadar başarı sağlanır. Başarıya odaklanan bütün sistemler ilk planda iyi bir takım kurmaya çalışırlar. Eğitimde de, siyasette de, ticarette de bu böyledir. Son 20 yıla damgasını vuran kişisel gelişim kitapları da iyi bir yöneticinin tanımını yaparken, iyi bir takım kaptanı ve oyun kurucu özellikleri üzerine yoğunlaşmıştır.
Son günlerde yerel medyamızda eleştirilen kişi ve kurumlar oldu. Basın görevini yaptı eleştiri hakkını kullandı. Bunu eleştirecek yada eleştirilen kurumların avukatlığını yapacak halim yok, bunu yaparak haddimi de aşmam.
Ama bence meseleye daha kuşbakışı bir mesafeden bakıp, iyi bir takım oyunu var mı? Yok mu? Ona tesbit etmek lazım. İlimizi yöneten seçilmiş ve atanmışlardan oluşan bütün kurumlar ve yöneticileri, kendilerini öncelikle bir takımın parçası olarak görüyorlar mı? Yoksa yoksa kendi aralarında bir çekişme, bir rekabet mi var? Bütün Karaman yöneticileri bu takıma kendilerini ne kadar ait hissediyorlar ve ortak bir amaca yönelebilmişler mi? Amaç bir takım olarak Karaman adına bir başarımı?
Futbolda, kör oyuncu toptan başka bir şey görmeyen oyuncudur. (Nelson Rodrigues) Eğer taraftarıyla, defansıyla, liberosuyla iyi bir takım olmayı başaramazsak ve takımımız kör oyuncularla doluysa, bırakın süper lige çıkmayı ancak kendi kalemize attığımız gollerle övünmeye devam ederiz. Unutmayalım ki on kez 1-0 kazanmak, bir kez 10-0 kazanmaktan daha iyidir. (Vahid Halilhodzic)
2- KENDİ YARI SAHAMIZDAN ÇIKAMIYORUZ
Yaşadığımız şehrimizi geçmişte başkent yapan, şu anda bile yaşayan tarihi eserlerin %80ini bize bırakan, Türkçe Fermanı ve Yunus Emre nin döneminin etkilerini hala hissetmemizi sağlayan, tarihe mücadeleci olmalarıyla damga vurmuş olan Karamanoğulları devleti, sultanlarının %90ı savaşlarda ölmüşler. Yatağında ölen sadece birkaçı. Böylesine mücadeleci bir ruhun, bize bıraktıkları topraklarda devam etmiyor olması ayrıca düşünülmesi gereken bir konu.
Günümüz Türkiye’sinde bütün şehirler kültürel olarak fark yaratabilmek ve yaşam standartlarını yükseltebilmek için rekabet halinde. Bunu da yüzyıllarca süregelen gelenek göreneklerine sahip çıkarak özgün olmayı amaçlayarak yapmaya çalışıyorlar. Böylesine rekabetin olduğu bir ortamda Yunus Emre’yi Eskişehire kaptırdığımız gibi, şimdi de maalesef sahip çıkamadığımız başka bir değerimiz olan ve 60 yılı aşkın bir geçmişi olan Türk Dil bayramını kaptırmak üzereyiz. Geçtiğimiz yıl ilk olarak 13 Mayısta Türk Dil Bayramı kutlayan Bursa hedefine emin adımlarla gidiyor. Bizim bu mücadelede hala bir pozisyon almamız neden ?
Ayrıca Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Bursa Büyükşehir Belediyesi Türk Devletleri Teşkilatı ve TÜRKSOY’un destekleriyle düzenlenen “Genç Kültür Elçileri Buluşuyor” programı 20-24 Mayıs tarihleri arasında 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa’nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Bizim takım hala kendi yarı sahasından çıkamadı ve dar alanda kısa paslaşmalara devam etmekte.
3- TOPU TACA ATMAK.
Şehrimize ait Kültürel Mirasa sahip çıkmaya çalışan üst düzey bürokrat hemşerilerimiz olmuş ve olmakta. Ama onların attığı pasları bir türlü gole çevirememekte mahir bir takımımız var. Sürekli topu taca atıyorlar. Prof. Dr. Ömer Dinçer bakanlığı zamanında yok olmaya yüz tutmuş bir zenginliğimiz olan Tapucak mahallesi restorasyonu için, yıllar önce çok ciddi bir bütçe göndermiş. Fakat ne yazık ki o günden bu güne Tapucak mahallesi ile ilgili hala kayda değer bir çalışma yok. Bütçe de hala Özel İdare hesaplarında bloke de duruyor. Tabi enflasyon karşısında paranın pul olduğunu söylememe gerek bile yok. Aynı durum Karaman müzesi genişletme projesinde ve Karadağın turizme kazandırılması projesinde de geçerli. Bütçeler hala durmakta ve gün gün erimekte.
4- İYİ BİR TAKIM KAPTANINA KAVUŞTUK AMA YETERLİ Mİ?
Sayın Valimiz Tuncay Akkoyun Karaman’a atandığı ilk günden bu yana hem vizyonunu hem de performansını ciddi şekilde ortaya koydu. Yıllardır Karaman Valiliğinin internet sitesine bakma ihtiyacı bile hissetmezken, artık sabah ilk işim bu siteye bakmak oluyor ve her geçen gün Karaman adına daha çok heyecanlanıyor ve umutlanıyorum. Fakat iyi bir takım kaptanın olması, Karaman için yeterli olmayacağı gibi sadece iyi bir defans, iyi bir forvette yeterli olmayacaktır. Önemli olan TAKIM RUHUNU yakalayabilmek ve her oyuncunun diğerinin rakibi değil ondan da sorumlu olduğunu hissetmesiyle başarının geleceğini düşünüyorum.
5- TARAFTARA NE DÜŞÜYOR?
Taraftar olmazsa takım olmanın ve başarının da bir anlamı yok. Taraftar olarak da bizlere önce takımımıza samimiyetle sahip çıkmak düşüyor. Örneğin işe , o güzelim parklara çekirdek çitlememekten başlayabiliriz. Bir başarıyı ya da başarısızlığı gereğinden fazla cezalandırmadan veya övgüye boğmadan, takımı oluşturanları motive ederek ve onlara kendi üzerimize düşenleri yapmak şartıyla yardım ederek gereğini yapmış oluruz.
Bizim gibi küçük şehirlerde merkeziyetçi siyaset pek geçerli olmaz, bu yüzden siyasi reflekslerden kurtulup işi ve işi yapanı daha geniş bir çerçeveye koyabilirsek, işi yapana, bunun verdiği sorumluluğun, onu daha motive edeceğini düşünüyorum.
Top yuvarlaktır, oyun doksan dakika sürer ve diğer her şey teoridir. – Josef Herberger
Vesselam…
Devamı gelecek…
YORUMLAR